Ardanın Gunlugu

22 Şubat 2009 Pazar



Cagdas dayımın 6 yaşındaki hali.

Benziyoruz galiba gerçekten.

20 Şubat 2009 Cuma

Yelken Kursu



Annem yelken kursuna başladı. Yaza beni de götürecekmiş. Ben pek de istemedim aslında. Sonra bir gün bu yandaki fotoğrafı gördüm bilgisayarında. Sordum: "Sen böyle denizde yelken kursuna mı gidiyodun ben de bi çadırın içinde yelken dikiyosunuz sanmıştım."

Sonra da sen aslında yelken kursuna diil de çorap giydirme kursuna gitsen daha iyi olucak dedim. Çünkü çoraplarımı hep yanlış giydiriyo.

22 Ocak 2009 Perşembe

Park Yapılmaz



- Anne, neden P'nin üstüne çizgi koymuşlar?

- Park yapılmaz demek Ardacım.

- O zaman pastane açılmaz veya pul yapıştırılmaz da demek olabilir!

25 Eylül 2008 Perşembe



Asyalarla tatile gittik. Artık kendi başımıza dondurma alıp gelebiliyoruz, hatta annemlere meyva suyu bile alıp getiriyoruz. Dondurmacı çocuk bizi görmezse biraz bozuluyoruz tabii.

Bu tatil çok güzeldi, en çok da Çinli adamların ipin üzerinde bisikletle gitmesini beğendik. Bol bol Uno oynadık.

22 Eylül 2008 Pazartesi




En iyi arkadaşım Asya ve annesiyle gösteriyi izlemeye geldik. Işıklardan ayakkabılarımın renk değiştirmesi çok hoşumuza gitmişti.

21 Eylül 2008 Pazar

Tekne Gezisi



Çadaş dayımla misafirleri tekneyle gezmeye çıkardık. Aslında çok güzel bi gündü ama hep ingilizce konuşuyolar, bitek o kısmı güzel diildi.

20 Eylül 2008 Cumartesi

Atlispor


Yamanlarla birlikte ata binmeye gittik. En çok atları yıkamaları hoşuma gitti. Artık her gece Atlar ve Midilliler kitabımı okuyoruz.
Aslında bi de Kültürlü Kurt var, onu da çok seviyoruz, ama pek akıllı değil, gitmiş son parasıyla kitap almış. Son parasını daha faydalı bişeye harcaması gerekmez miydi? Ya sonra karnı acıkırsa. Bence hiç iyi bişey yapmamış.

20 Haziran 2008 Cuma

Cesme


Fatma ablamın yanına Cesme'ye gittik. Deniz iste boyle cok guzeldi. Ama Fatma ablamı sivrisinekler yemis. Yuzunun her tarafında kırmızı noktalar oldu.

6 Ocak 2008 Pazar

Dogumgunu Partisi












Dogumgunum


Dogumgunumde 7 tane arkadasim geldi. Asya, Uras, Ozan, Can, Selin, Başak, Batu. Pastam ejderha kulesi şeklindeydi ama ejderhası yoktu.

Bi de çok dikkat ettim, Batu üflemesin mumları diye.

Örümcek adamlar

Arda, Ozan, Can

28 Aralık 2007 Cuma

Yilbasi Kostumum-Ittaavaci


Okuldaki yilbasi partisi icin kostumumu kendim sectim.
Ittaavacı oldum. Herkes cok beyendi. Batunun dogumgunune de bu kostumumu giyidim o yuzden.

21 Aralık 2007 Cuma

Kartepe'de Kayak


Kurban bayramında Kartepeye gittik. Dayım geç kaldık diye çok kızdı önce. Ama sonra yetiştik.
Hemen öğrendim kayak yapmasını. Geyikalana bile çıktım. Ama Taadas dayım gibi atlamayı bilmiyorum hala.
Anneme söylüyorum kaşar peyniri ver de büyüyüp atlıyim ben de.

8 Kasım 2007 Perşembe

Ezlem ablam


Ezlem ablayla Ertan abi gelmişti bize. Ertan abi otobüs yapıyomuş.

Bahar ablamla pasta yaptık, süpriz...

12 Ekim 2007 Cuma

Playstation


Bayramda Taadas dayımla playstation oynadık.

Annannem


Ramazan bayramında annannemlere gittik. Leopar oldum yine.

8 Ekim 2007 Pazartesi

Bahar Ablam


İşte Bahar Ablam. O kadar çok benziyoruz ki herkes beni onun oğlu sanıyo.
Bugün biz annemle güllaç yapmıştık, Bahar ablam yemek istemedi önce ama ben çok "klorili" olmadığını söyleyince bi tabak yedi benim için.

7 Ekim 2007 Pazar

Batuyla Arda


Yaramaz Batu bize geldi, onu vincimle oynattım. Ben Fenerbaççe formamı giydim diye Taadasla Tuncay bana çok kızıyo. Hep kirlenmiş bu forma diyolar. Hiç de kirli diil. Batu büyüsün onu da Fenerbaççeli yapıcaz.

Köpiş


İşte bu da annaannemlere yeni aldıkları köpiş. Ben ona Bıdık diyelim dedim ama o da Kayra gibi kocaman olacakmış, büyüyünce bıdık olmaz dedi annaannem. O zaman vıdık olsun dedim. Hala isim bulamadık sonuçta. Vıdık'ın bi de kardeşi var ama onu Kayra çok fena dövmüş, o yüzden veterinerde. Hala goremedik onu.

6 Ekim 2007 Cumartesi


Şimdi küçükken sarıliyim de büyünce sarılamam. Çok bıdık bi köpek bu.
Anaannem bi günlüğüne bize vericekmiş.

23 Eylül 2007 Pazar

Yunus Gosterisi


Yunus gösterisine annem, Uras ve Uras'ın annesi Hande ablayla gittik. Önce annemle pazarlık ettim, 'Shrek gibi kötü yeri olursa hemen çıkarız' diye. Ama çok güzeldi. Ben de anneme 'Hiç Shrek gibi kötü yeri yokmuş, buna iki kere gelebiliriz'dedim.
Serbis'te (servis) yerimizi bulmak hiç zor olmadı. Çünkü akıllılık edip Uras'ın annesinin aldığı kurabiyelerin kırıntılarını koltuğumuza döktük. Yani yerimizi işaretledik.
HA nerdeyse unutuyordum. Yunus İlya'yla fotoğraf çektirdim. Elimi uzattım, hiç ısırmadı. O resmimi de buraya koyucaz sonra.

5 Eylül 2007 Çarşamba

Dalgıç Arda


Oğluş-canıma:

Bodrum’da tatildeyiz. Havuzdan çıkmıyoruz, Arda dalmanın ne kadar güzel olduğunu keşfettiğinden beri havuzda zorla tutuluyoruz. Ben yorulunca dedesi giriyor havuza. O yorulunca ben devralıyorum. Nöbet sonrası karnımızı doyurmak üzere restorana oturuyoruz. Garson bize bardakta soda getiriyor. Karşı masada Almanlar var. Onlara ise sodayı şişesi ile bırakıyor. Böyle tutarsızlıklar gözümüzden kaçmaz. “Onlara neden şişeyi bıraktı?’

Bu soruya “onlar daha çok susamış” gibi baştan savma bir cevap verilebilir. Ama böyle savma cevaplar nedense unutulmaz ve hani böyle demiştin? diye hatırlatılır.
Bunu bildiğimden “Onlar Alman, Almanlar bizim gibi su içmek yerine soda içiyolar Ardacım onun için onların masasında su yok, soda var” diye açıklıyorum.
Bunun arkasından kesin bir soru daha gelir, biliyorum, kafasına yatmadı henüz, bir yandan içimden bundan sonraki soru “Neden su içmiyolar” olacak diyorum ve işin kötüsü bunun cevabını ne yazıkki ben de bilmiyorum.

Beklediğim olmuyor, neden su içmediklerini sormuyor çünkü daha öncelikli bir soru var kafasında ama işin kötüsü bu da 4 yaşında bir çocuğa nasıl anlatılır bilemiyorum: “Alman ne demek?”
Nasıl anlatsam, nerden başlasam:
"Onlar daha uzak bi yerde oturuyolar, o kadar uzak ki uçakla gidiliyor- ve almanca konuşuyorlar. Sen okulda İngilizce öğreniyosun, biz Türkçe konuşuyoruz ya onlar da Almanca konuşuyorlar.” Şimdi benim favori sorum geliyor :-)
“Niye Türkçe konuşmuyolar, o daha kolay?”

”Ardacım onun annesi, babası, arkadaşları hepsi Almanca konuşuyor, o hiç Türkçe duymamış onun için almanca ona daha kolay geliyor” diyorum.

Düşünüyor, belli ki aklına yatıyor. ”Almanya çook mu uzak? Arabayla gidilmez mi?”

”Evet Ardacım, çok uzak, otobüslerin oraya gitmesi için çok benzin alması lazım, oraya otobüsle gitsen 3 gün sürer. Hatırlıyo musun dedenler, çağdaş dayın mesela oraya gidiyolar ya bazen. Oraya gittikleri zaman uçağa binip öyle gidiyolar. ”

Burda modu tamamen değişiyor, herşeyi biliyomuş da ben gereksiz bir bilgi vermişim gibi ”BİLİYORUM ZATEN! MÜŞTERİ ARAMAYA GİDİYOLAR.”

Burda artık kopuyoruz. Bu doğru, babam ve kardeşim her sene Almanya’ya fuar için gidiyorlar. Bunu anneannesi söylemiş çok eskiden, dedesinin nereye gittiğini açıklamak için.

Ona anlattığımız bunca şey aslında kafasındaki bir puzzle’ın parçalarını tamamlıyor. İşte bu yüzden yatmadan önce susadım, çişim geldi, kitap okuyalım, masal anlat, susadım cycle'ını 3 kez tekrarlasa, günde 100 kere anne dese ve bunların her biri bir soruya karşılık gelse de bütün hepsine değiyor.




(Bodrum Kızılagac-Sea Garden)

4 Eylül 2007 Salı

Bodrum Gümüşlük


Karaincir dönüşü Gümüşlük'e uğradık. Kocaman bi balık yedim. Garson abi beni yanına almak istedi ama kabul etmedim.
Dedem de yolda 'Bodrumdan ev alalım' dedi ama nası gelelim, orası çook uzak. Ben de ona 'sen burda otur biz annanemle tavşancılda kalırız' dedim.
Yemekten sonra da bize çiçekli bi tepside kırmızı mumlarla kahve getirdiler.

Bodrum Kalesi İnşaatı

Arkadaşlarımla Bodrum Karaincir'de Bodrum kalesini inşa ettik.

Biz bunları yaparken dedem gene yaramazlık yapmış, birsürü dikenli meyva yemiş. Dikkat etmiyo, şekeri çoğalıcak.